Belirsizlik Çağında Kariyer Yönetimi – 1
Gelecek ve değişen dünya konusu, ilgi alanlarımın hep başında yer almıştır.
Belki de o nedenle bilim kurgu edebiyatını çok severim.
Heyecanla okuduğum yazarlar arasında, Jules Verne ve Gelecek Şoku kitabını 1974’de yazan Alvin Toffler ilk sıralarda yer alır. Blog yazılarımın ilkinde söz etmiştim. https://www.kamilkasaci.com/gelecek-seninle-baslar/
Aralık sonunda kurmuş olduğumuz online kitap kulübünün Şubat teması “Değişen Dünya – Teknoloji karşısında İnsan” idi. Bu tema kapsamında seçtiğimiz beş kitaptan alıntılarla bu başlığı konuştuk.
Ben de bununla ilgili bir yazı dizisi kaleme almaya karar verdim, çünkü bu başlık altındaki düşüncelerim daha fazla okudukça. izledikçe, değişiyor, gelişiyor ve her seferinde bir başka cephesini keşfediyorum.
Yazılarda işlerin geleceğini, kişisel gelecek ve kariyer yönetimini, bugünden yarına nasıl, ne yöntemle yapmamız gerektiğini ele almaya çalışacağım.
Vizyon ve Kişisel Gelecek Yönetimi – Kişisel Gelecek Tasarımı
2011’de önce MARKAHANE bünyesinde yaptığımız ilk Marka Konumlandırma sertifika programımızda ve KariyerİST Projesinde istasyonlarımızdan ( modüllerden ) birinin adı Vizyon ve Kişisel Gelecek Yönetimi idi (sonradan adını Kişisel Gelecek Tasarımı olarak değiştirmiştim ). Bu atölyede sorular soruyor ve bir gelecek senaryosu çizmelerini istiyordum.
Gelecek tasarlanabilir mi? Yönetilebilir mi?
Senin kendin için bir gelecek hayalin var mı?
Sen bu gelecekte kişisel olarak neredesin? Yani kişisel geleceğin ne olacak?
Bu gelecek için, kendi geleceğin için bugün, şimdi ne yapıyorsun ?
Bu sorularla ilgili bir yazıyı da geleceksimdi.com sitesinde yazmıştım.
https://www.kamilkasaci.com/gelecek-gelecek-degil-geldi-bile-gelecek-simdi/
Değişen Dünya, Değişen İnsan Değişen Kariyer
O zamandan beri bu konu kafamı kurcalar durur, kariyer alanında çalıştığım için işin ve kariyerin geleceği, mesleklerin gelecekte nasıl bir değişim göstereceği hep izleme alanımdadır.
2017’de KÖK Kişiye özel Kariyer kitabını yazdığımda kitabın ilk bölümünün adı Değişen Dünya, Değişen İnsan, Değişen Kariyer idi.
Bu konuları epeyce araştırmış, kitapta kısa olarak özetlediğimiz bu bölümle ilgili 3 adet blog yazmıştım:
https://www.kamilkasaci.com/degisen-dunya-degisen-insan-degisen-kariyer-1-bolum/
https://www.kamilkasaci.com/degisen-calisma-hayati-degisen-insan-2-bolum/
https://www.kamilkasaci.com/degisen-is-hayati-degisen-kariyer-3-bolum/
Teknoloji ve makineler, işleri kolaylaştırdığı kadar yeni iş imkanları sağlayacak mı?
Gerek kitapta ve yazılarda, gerekse daha sonra Robotlar İşlerimizi elimizden alacak mı
yazısında şu düşünceyi savunuyordum :
- “Robotlar ve “yapay zekâ” şimdiden bazı işleri insanın elinden aldı, öte yandan insanın yapabileceği birçok yeni iş ve meslek ortaya çıkıyor. Makineler, bir başka bakış açısıyla, insanları bazı basit ve gereksiz işleri yapmaktan kurtarıyorlar. İnsan bazı işlerini akıllı makinelere bırakırken kendisi farklı meşgalelere yöneliyor. Bugüne kadar makineler insanların işlerini nasıl kolaylaştırdıysa bundan sonra da insana yeni imkânlar, fırsatlar, ufuklar açmaya devam edecek.”
https://www.kamilkasaci.com/robotlar-islerimizi-elimizden-alacak-mi/
İşler bu sefer farklı mı? “Yedi ölümcül trend” nedir?
Bu düşünce tarzımı, Robotların Yükselişi kitabını okuduğumda sorgulamaya başladım. Kitabın orijinali 2015’te basılmış, Türkçe ilk basımı ise Nisan 2018’de, ben biraz daha geç okuyabildim. Kitabın temel tezleri şöyle :
Kitap “bu sefer işler farklı diyerek, ABD işgücü piyasasındaki yedi ölümcül trendi şöyle tanımlıyor :
1- Ücretler yerinde sayıyor : 1949-1973 arasında, üretkenlikteki artışa paralel olarak ücretler yüzde 100 artarken, 1973-2013 arasında üretkenlik %150 artarken, ücretler sadece %22 artmış.
2- Emeğin payı küçülüyor, sermaye ve şirketlerin payı büyüyor.
3- İşgücüne katılım azalıyor : Umudu kırılan çalışanlar işgücünden çekiliyor.
4- Ekonominin yeni iş yaratma yetisini kaybediyor, toparlanma dönemleri uzuyor, uzun vadeli işsizlik yükseliyor.
5- Zenginlerle geri kalan herkes arasında uçurum sürekli açılıyor.
6- Yeni üniversite mezunlarının ücretleri düşüyor, iş bulmaları zorlaşıyor.
7- İstihdamda kutuplaşma artıyor : Orta düzey vasıf gerektiren, sağlam orta sınıf işleri kalıcı olarak yok olurken; yerini düşük ücretli hizmet işlerine ve yüksek vasıf gerektiren profesyonel işlere bırakıyor, gözde profesyonel işlere giremeyenler, alttaki istenmeyen , daha az vasıflı işlere mecbur kalıyorlar.
Rutin, basit, “angarya” işlerden kurtulurken yerine yeterince yeni iş koyabilecek miyiz?
Tam da bu satırları yazdığım sırada, Kök Kariyer programı kapsamında yaptığım seanslardan birini hatırladım. Bir üniversitenin Uluslararası ilişkiler bölümünden mezun, gözleri pırıl pırıl enerji dolu bir arkadaşımız iki yıllık işsizlik sonrası, bir giyim firmasının mağazasında Satış Danışmanı pozisyonundan işe başlamış ve kendisine yeni bir kariyer yolu bulabilmek için bize başvurmuştu.
Geçmişte, 1. 2. ve 3. Sanayi devrimlerinde, teknolojinin getirdiği otomasyon, bazı işleri devreden çıkarırken, hep imdadımıza yetişen bir varsayım vardı : “Çalışanlar basit, angarya tabir edilen, vasıfsız işlerden “kurtulurken”, daha iyi bir eğitim almak suretiyle, daha vasıflı ve daha iyi fırsatlar yakalayacaktır.”
Bu varsayım şimdiye dek hep işledi, buradaki temel yaklaşım teknoloji ile birlikte, ekonominin daha yüksek vasıflı ve yüksek getirili iş alanları yaratmaya devam edeceği idi.
Robotların Yükselişi kitabında Martin Ford, bu varsayımı sorgulamamız gerektiğini, çünkü makineler ve yapay zekanın artık sadece az beceri gerektiren, düşük vasıflı işlere değil, yüksek vasıflı, beyaz yakalı işlere de göz diktiğini anlatıyor.
Beyaz yakalı işler de otomasyonun tehdidi altında
Kitap beyaz yakalı işlerin de tehdit altında olduğunu anlatırken, “müşteriyle yüz yüze temas gibi – fiziksel olarak orada bulunmayı gerektirmeyen hemen her işin, yakın gelecekte düşük ücretli ülkelere kaydırılma riskinden söz ediyor. Yazar ABD’yi ve gelişmiş ülkeleri kast ediyor, ancak bizim gibi ülkelerden Hindistan’a kaydırılan bazı işleri de görmek mümkün. Örneğin kitapta Kore’deki bazı okullarda İngilizce derslerinin Filipinler’deki öğretmenler tarafından verildiğini örnek veriyor. Daha da ötesi pandemi sonrası eğitim dahil bir çok iş artık online, uzaktan yapılabilir hale geldiği için bunların da yurtdışına kaydırılması mümkün olabilir.
Daha da önemlisi ise şu : Yazar, bu tür işlerin uzun vadede otomasyona uğrama , yani tamamen makineler tarafından yapılma riski altında olduğunu da söylüyor. 2013’te Oxford üniversitesi’nden araştırmacılar, ABD’deki 700 iş tipi üzerinde yaptıkları bir çalışmada, işlerin %50’sinin ilerde tam makine otomasyonuna elverişli hala geleceği sonucuna varmışlar.
Daha iyi bir eğitimle bu çıkmazdan kurtulabilir miyiz?
Canan Duman Kasım 2019’da basılan İşin Geleceği kitabında, bu konuyu şöyle ele almış :
- “Dijital Devrim, manşetlere yansıdığı gibi, işsizliğin değil, farklı bir istihdamın hikayesidir. Henüz tanımlanmamış, ya da adı bile konuşmamış yeni işler, ofise gelmeyi gerektirmeden çalışma imkanı sunacak, “insan sermayesi stratejisi” uygulayan şirketler, rakiplerinden farklılaşacaktır. Buradaki zorluk, kaybedilen işlerin nasıl dengeleneceğini, eşit bir seviyeye nasıl ulaşılacağını bulmak olacaktır. Bu zaman alacaktır ve .. yeni eğitim programları ihtiyacı doğuracaktır.”
Kitapta Canan Duman, aynı zamanda, “Geleceği inşa edecek tek bir yol olmayacak ” dedikten sonra, “işin geleceği akışkan olduğu için” bugünün kurumları ve çalışanlarının geleceği tasarlamak ve hazırlık yapmaya yeterli zamana sahip olacağını belirtiyor.
Gerçekten yeterli zamana sahip olacak mıyız?
Zamanımız var mı sorusunu iki şekilde ele alabiliriz, birincisi robotlar ve yapay zeka işlerimizi elimizden alıyor paniği ile hareket etmeye gerek yok, çünkü değişim her yerde aynı anda ve birden olmuyor. Ancak değişim, önce yavaş yavaş, sonra birdenbire oluyor, tıpkı bir tsunami gibi. Eğer sahilde tsunamiyi seyretmeye kalkarsak dalgalara kapılıp boğulmak işten değil. Çünkü bu problem artık bir gelecek işi değil, “gelecek şimdi”, Canan Duman’ın kitabının başlığı gibi “işin geleceği şimdi”, yani bugün, o halde hem kişi hem kurum olarak bugünden bir şeylere adım atmamız gerekiyor, yoksa gerçekten o karamsar senaryo ile karşılaşmamız kaçınılmaz olabilir.
Robotların Yükselişi kitabının antitezi, biraz da panzehiri niteliğindeki bir diğer kitap ise, Makineler her şeyi Yaptığında Biz ne yapacağız kitabı ise parlak bir gelecekten söz ediyor.
- “..değişimin sadece karanlık yüzünü görüyoruz…. “yaklaşan dijital patlama ve … (yeni) yapılanmaya hazırlıklı olanlar için hayli parlak bir gelecek vaad ediyor. … seyirci kalanları ezip geçerken, yeni makineleri dizginlemeyi öğrenenler için, muazzam bir başarı şansı ve refah getirecek. “
Peki bu yeni makineler dediğimiz şeyler nasıl şeyler ve nasıl bunu dizginleyeceğiz?
Dizimizin bir sonrakinde, bunu konuşalım. Hem belirsizlik döneminde kariyer yolculuğumuzu nasıl sürdüreceğimiz ve kendimizi nasıl hazırlayacağımız da tamamen bununla ilgili. Bunu konuşurken, Max Tegmark’ın Yaşam 3.0 kitabı da bu sorgulamamızda bize yardımcı olacak.
Daha sonraki yazılarda ise biraz daha işin etik tarafına eğileceğim. Orada da Gerd Leonhard’ın Teknoloji karşısında İnsanlık ve Yuval Harari’nin 21. Yüzyıl 21 Ders kitapları bize ışık tutacak.
Kamil Kasacı
Kariyer Danışmanı