

Her canlı bir gün Girişimciliği tadacaktır! Başlık çarpıcı…
“Girişimcilik” ve ““Ölüm kavramları. Birbirini çağrıştırıyor sanki.
Girişimcilik de bir nevi ölümdür. Çünkü sonunu bilmediğiniz bir yola çıkarsınız. Yaşayıp yaşamayacağınız, tamamıyla o yola çıkarken attığınız adımın farkında olup olmadığınıza, yolculuk için alet çantanıza gerekli olanları yeterli ölçüde alıp almadığınıza, hedefinizin net olup olmadığına, yeterli odaklanıp odaklanmadığınıza ve yaptığınız girişiminin yeterince fark yaratıp yaratmadığına bağlıdır.
Elbette bunun yanısıra, hedef, kitle, müşteri segmenti, değer önerisi, kanallar, gelir modeli vb. bunları ne kadar iyi tanımlayıp ne kadar iyi bir projeksiyon yaptığınıza da bağlı.
Eğer bunları “yeterince” yapmadı iseniz, ölüm, ya da girişimcilik deyimiyle “exit” kaçınılmaz.
Biliyorsunuz tıp deyimiyle “eks” olmak derler. Genellikle eks olmak şeklinde kullanılan kelimenin manası “çıkış” olmakla beraber tıptaki meşhur kullanımı “ölerek çıkmak” şeklindedir. Doğru olanı “exitus lethalis” şeklindedir.
“Eks” olan girişimcilere bakış açısı
Aslında girişimcilik camiasında da bir girişim kapandığı, faaliyetlerini durdurduğu zaman diğer girişimcilerin ona bakışı “ex oldu”, yani çıktı şeklindedir. Bir nevi zaman zaman tıp doktorlarını “duygusuz” olmakla itham eden bu bakış açısı, girişimcilik camiası içinde de vardır.
Kimse eks olan yani çıkış yapan o girişim için o ana dek verilen emekleri, uykusuz geçen zamanları, bir çay-simit ile ile doyurulan karınları, çevresindeki herkese “bir işe girseydin” sitemlerine karşı durmak için verilen mücadeleyi hatırlamaz.
O eks olmuştur, exit yapmıştır. Artık sahadan çıkmıştır, bir rakip değildir artık. Bazıları “bir rakip daha eksildi” diye sevinebilir bile.
Ne yazık ki, girişimcilik ekosistemi içinde eks olanların sayısı gittikçe artıyor. Bu konuya bir önceki yazımda değinmiştim. ( 1 )
Elbette bir de olumlu “exit” durumu var. Bir girişimi belirli bir noktaya kadar getirip bir melek yatırımcıdan destek alıp, sonra da daha büyük yatırımcılara satıp çıkma durumu…Exit yapmanın iyi örnekleri var… Bu şekilde “exit” yaparak başka girişimlerde çok daha büyük hedeflere yönelenler var. Bu farklı bir konu, bunu başka bir zaman ele alalım.
Eks olmamak için girişime başlarken neler yapmamız gerekli? Önemli 6 soru.
Peki o halde girişimcilerin eks olmadan yaşamaları ve sürdürülebilir bir büyüme sağlamaları için ne yapmamız gerekli?
Toprağa düşen her girişim, belki gübre olup başkalarına besin olabilir, ancak aynı zamanda boşa gitmiş emek demektir. Ne yapıp yapıp tohumu yaşatmamız lazım.
O halde bir girişimin ömrünün uzun olup olmayacağına dair soruları soralım…
-
Nasıl bir yola çıktığınızın farkında mısın? Gerçekte ne istiyorsun? Kendinle yüzleş…
Girişim için yola çıkan herkesin – yaşlı, orta yaşlı, genç farketmez – ilk sorması gereken soru budur? Ben gerçekte ne istiyorum? Şan, şöhret, araba, villa, kat, yat, yazlık.. vs.. Gerçekte ne istiyorsunuz? Bunu öncelikle kendinize sormalısınız? Amacınız ne? “Senin amacın ne kardeşim?” diye biraz argo diliyle sorarız ya? Evet amacın ne?
-
Güçlü yönlerin ne? Kendini tanıyor musun, güçlü yönlerini, güç kaynaklarını, potansiyel risklerini biliyor musun?
Burada ikinci soru gündeme geliyor. Kendini tanıyor musun? Belki de girişimciliğe yatkın değilsin, risk almaya, uzun süreli sabırla devam etmeye, mücadeleye hazır değilsin. Çabuk karar alamıyorsun. Belki de bunları tamamlayacak bir ekip arkadaşı, girişimin için senin eksiklerini tamamlayabilir. Hep Steve Jobs’tan söz ederiz ama ben hep Steve Wozniak’ı merak ederim. Belki de esas perde arkası kahraman odur.
-
Bir alan belirledin mi? Stratejik yol haritanı ortaya çıkardın ve konumlandırmanı belirledin mi?
Bu konumlandırma senin güçlü yönlerinden yola çıkmalı, eğer hiç bilmediğin, okumadığın bir alanda girişimciliğe başlarsan daha başlangıçta kendini başkalarının bilgisi ve becerisine mahkum edersin.
-
Kişisel ve Kurumsal bir gelecek tasarımın var mı? Bir gelecek belirledin mi?
Gelecek trendlerini , alanında dünyanın, ya da yaşadığın ülkenin nereye doğru gittiğini biliyor musun? Girişimini kuracağın alan gelecekte de değerini koruyacak mı? Geleceğin meslekleri gibi “Geleceğin Girişimleri” üzerine mi odaklasın? Yoksa kısa süreli bugüne ait çözümler peşinde misin?
-
Girişimini tanıtmak, değerlemek, hedef kitlenle buluşturmak için bir tutundurma, görünürlük planın var mı? Kişisel ve kurumsal bir marka yönetimi stratejin var mı?
Ne yaparsan yap, görünür olmalısın ki, hedef kitlene ulaşabilesin. Bunun için dijital dünyanın tamamında web portalı, aplikasyonlar, sosyal medya ( Facebook, Twitter, LinkedIN, Instagram vd. ) ve yeni platformlarda nasıl görüneceğini, nasıl işbirlikleri ve partnershipler yapacağını belirledin mi? -
Bunun için bir simülasyon, bir Sanal mini yatırımcı görüşmesi yaptın mı? Böyle bir görüşme için inovatif bir sunum hazırladın mı? Bir İş kanvas modelin var mı?
Bu sorular bazılarına çok anlamsız gelebilir, ancak bu soruları baştan sormaz iseniz, girişiminizin orta noktalarında, epeyce yol almışken ve zorlandığınız sıralarda “aslında ben bunu istemiyorum ki, benim hayalim bu değildi ki” dediğinizde bu soruları başlangıçta sormanın önemini anlayabilirsiniz. Ya da, “ben bunu yapamıyorum, bu kadar risk alamam, keşke bir işe başlayıp çalışsaydım” dediğinizde.
Girişimcilik uzun, meşakkatli, inişleri çıkışları olan ve hiç bir zaman bitmeyecek bir yoldur.
Bu yola çıkmak için dik bir dağ zirvesine çıkmadan önceki gibi yeterli hazırlığı yapmalısınız. Yoksa tam bir kaya tırmanışında aşağıya bakıp, gözünüz kararabilir ve kazmayı vuracağınız sırada elleriniz titreyebilir.
Çoğu girişimci bu soruları sormadan direkt bir iş planı hazırlayarak işe başlıyor. Onun kafasında şirket kurma hesapları ve alacağı KOSGEB desteği var.
Ancak unutulmaması gereken bir şey var ki, size hayat boyu yanınızda destek olacak şey, dışarıdan alacağınız maddi destekler değil, içinizde yanan ateştir. O ateş harlı bir şekilde yandıkça sizin gözünüzü hiç bir zirve karartamaz.
Tüm girişimcilerin yolu açık olsun… 🙂
( 1 ) https://www.kamilkasaci.com/markafoni-sonrasi-girisimcilik-ekosistemi-nereye/