

Markafoni sonrası girişimcilik ekosistemi nereye ?
Dün Türkiye’deki girişimcilik ekosistemine yeni bir haber bomba gibi düştü.
Markafoni 30 Haziran 2017 itibarı ile faaliyetlerine son vereceğini açıkladı. Markafoni, 2011 yılında hisselerinin % 70’in Güney Afrikalı Naspers grubuna satarak Türkiye’deki hızlılar kategorisinde bir numaraya yükselmişti.
2011 ve 2012 yılında Markahane ve daha sonra KariyerİST kapsamı içinde verdiğim Kişisel Gelecek Yönetimi eğitimlerinde Alvin Toffler’ın “Gelecek Şoku” kitabından örnekler veriyor, hız kavramı üzerinde duruyor ve Dünyanın hızlıları kategorisinde Google kurucuları Sergey Brin, Larry Page ve Facebook kurucusu Mark Zuckerberg’i örnek veriyordum.
Türkiye’nin hızlıları : Markafoni
Sıra Türkiye’nin hızlılarına gelince de Markafoni ve Sina Afra‘yı anlatıyordum. Markafoni’nin hikayesini o zaman slaytta şöyle anlatmıştım :
“2008 – Üç genç girişimcinin Asmalımescit’te iki odalı bir ofiste kurduğu Türkiye’nin ilk özel alışveriş sitesi
2011 – Eyüp’te beş katlı, 10 bin metrekarelik binası ve 350 çalışanıyla Türkiye’nin üçüncü büyük e-ticaret sitesi haline geldi. 3 milyonun üstünde üye – aylık ziyaret sayısı 10 milyon – günlük 15bin adet ürün satışı 2011 –Markafoni piyasa değeri 200 milyon
Temmuz 2011 – Markafoni hisselerinin yüzde 70’e yakını, 129 ülkede faaliyet gösteren, 23 milyar dolarlık multimedya şirketi Naspers’a bağlı MIH-Allegro tarafından satın alındı.. Hisse dağılımındaki bu değişiklik yönetimi etkilemeyecek ve Markafoni Yönetim Kurulu Başkanı Sina Afra, markafoni Yönetim Kurulu Üyeleri Tolga Tatari ve Ahmet Emre Sarı görevlerini sürdürecekler.”
Markafoni’nin kapanması ve Sina Afra’nın açıklaması
Daha sonra ortaklar ellerindeki diğer hisseleri de Naspers’a satarak 2014 yılında girişimden tamamıyla çekildiler. Dün Markafoni’nin faaliyetlerini durdurduğunu açıklamasının ardından Sina Afra’nın yazılı açıklamasını okudum. Afra, 2014’ten bu yana şirketle yollarının ayrıldığını belirterek, sitenin kapanmasına ilişkin soruların adresinin kendisi olmadığını ifade etti. İtiraf etmem gerekirse, bu açıklamayı tatmin edici bulmadım.
Exit- çıkış stratejileri girişimcilik için önemli bir adımdır, bunu elbette kabul ediyorum. Ancak 2011’de 200 milyonluk satışı ile ses getiren, herkesi e-ticaret alanında girişimciliğe teşvik eden, motivasyonu getiren Markafoni’nin kapanması ile ilgili daha açıklayıcı, tatmin edici, girişimci ruhlara hitap eden bir açıklama beklerdim.
Girişimcilik Vakfı – Fellow Programı ve diğerleri
Sina Afra’nın Türkiye’deki girişimcilik ekosistemine katkısı büyük. Gerek tavırları, gerek yazıları ve fikirleri, gerekse girişimleri ve attığı adımlarla benim gibi birçok kişinin takdirini kazandı. Sadece bu konuda motive edici olmakla kalmadı, sinaafra.com sitesindeki yazıları ile ekosistem hakkında yazmaya ve birçok organizasyona öncülük etmeye devam etti.
Son olarak kuruluşuna öncülük ettiği, “hayatımdaki en başarılı “start-up”‘lardan biri” olarak tanımladığı Girişimcilik Vakfı ve Fellow Programı ile bir çok gencin yolunu açması da çok önemli.
2014 Girişimcilik için kayıp yıl – Ya sonrası ?
Sina Afra 30 Ocak 2015’te yazdığı bir yazıda, geçtiğimiz yılı girişimcilik açısından kayıp bir yıl olarak değerlendiriyorum demişti. http://www.sinaafra.com/digital-bosphorus-2015-degerlendirmesi/,
Sina Afra bu yazısında, “Herkes bugün kendi değerlendirmesini yapsın. İki sene sonra hep beraber bir daha değerlendirelim.” diye bir de tarih vermişti. Bugün kendisinden tüm bu süreci değerlendiren bir yazıyı beklemek hakkımızdır diye düşünüyorum.
Evet girişimcilik ekosistemi gelişti, her yerde kuluçka merkezleri, Hub’lar açıldı. Ancak birçok konuda olduğu gibi burada da “kralın çıplak” olduğunu söyleyecek isimlere ihtiyaç var.
Start-Up mı Start-Down mı?
Aynı sıralarda Ercüment Büyükşener‘in bir yazısı yine dikkatimi çekmişti.: http://www.ercument.org/2014/09/15/baslarken-kaybedenler-startdown-girisimciler/
Büyükşener yazısında, “Girişimciliğin teşvik edilmesini ve desteklenmesini çok önemsiyorum ve ülkemizin ekonomik geleceğini de şekillendireceğine inanıyorum. Fakat Türkiye’de gerçek manada ayakları yere sağlam basan bir girişimcilik ekosistemine “henüz sahip olduğumuzu” ne yazık ki düşünmüyorum. ” diyordu.
Büyükşener daha önce yazdığı bir yazısında, bugün e-ticaret girişimciliğinin başına gelecekleri o günden görmüş gibiydi. “Hatta bir dönem e-ticaret öyle bir hale geldi ki, Türkiye’de “internet girişimciliği” e-ticaret sitesi açmak ile bir tutulur duruma ge(tiri)ldi. Birçok üniversite öğrencisi, yeni mezun genç, “harika bir e-ticaret fikrim var, ben de patron olacağım” diyerek bu büyülü dünyanın sadece ışıltısına kapılarak kendisini bir e-ticaret macerasının içerisinde buldu.”
http://www.ercument.org/2014/05/19/e-ticaret-devri-kapanirken-ufukta-ne-var/
Ufukta ekosistemde ne görüyoruz ?
Peki şu an ayakları yere sağlam basan bir girişimcilik ekosistemimiz var mı? Genelde pek sorgulamıyoruz, sorgulayan yazılar da pek çıkmıyor, hep parlak ışıklar altında, revü sanatçıları gibiyiz hepimiz.
Ama ne yazık ki ışıkları söndürdüğünüzde çıplak gerçek ortaya çıkıyor. Tazedirekt.com ve Markafoni.com. Girişimcilik camiasında ikisi de zamanında çok büyük başarı üretmiş iki girişim.
Ve ikisinin başında Girişimcilerin Rol modelleri olan Hasan Aslanoba ve Sina Afra. Bence Türkiye’de girişimcilik ekosistemine hem fikren, hem fiili olarak, hem de melek yatırımcı olarak fiili katkılarıyla katkı vermiş iki insan…
Markafoni, Tazedirekt.com girişimcilik ekosisteminin yıldızları gibiydiler. Girişim yıldızlarımızı kaybediyoruz.
Acaba maddi kayıplar dışında başka kaybettiğimiz şeyler de var mı? Kaç yıldır çeşitli yollarla motive etmeye çalıştığımız gençlerin girişimcilik motivasyonlarında bir sarsılma olur mu?
Hala ihmal ettiğimiz çok önemli bir sorunumuz var…
Eğer girişimcilik konusunun “felsefe”sini, “konumlandırma”yı ihmal edersek, bunu sadece müşteri segmenti, değer önerisi, gelir modeli gibi bir kaç kavrama sıkıştırırsak, Türkiye’de daha fazla sayıda girişimcinin yeterli sabrı ve motivasyonu göstermeyip girişimlerini terkettiklerini görebiliriz.
Ve bu şekilde o meşhur “unicorn”lar sadece hayalimizde kalır.
Girişim yıldızlarımızı kaybediyoruz, eğer bunun nedenini iyi tanımlayamaz isek, girişim mezar taşlarının yanına bir de “genç girişimci mezarları” kazmaya başlayabiliriz.
Bir an önce, “nerede yanlış yapıyoruz” sorusunu sormakta yarar var.