

Gelecek “gelecek” değil, geldi bile. Gelecek Şimdi!
Gelecek Şimdi’de yazmaya başladığım günden beri kafamda kavramlar birbirini kovalıyor.
Bu ara herkes sürekli “gelecek” konuşuyor. Sürekli en en yenisinin peşindeyiz. Robot videolarını izliyoruz. En yeni video hangisi, robot en son neyi yaptı, bir fotoroman serisi gibi takip ediyoruz.
Geleceğin mesleklerini soruyorlar çocuklar seminerlerde.
Eğitimde her şey hızla gözümüzün önünden geçiyor. STEM, kodlama, endüstri 4.0, yapay zeka… Hepsini hızla tüketiyoruz.
Ve “geleceği” konuşmaya devam ediyoruz.
Vizyon ve Kişisel Gelecek Yönetimi
Aslında hep bir “gelecek” merakım vardı. İlk “gelecek” kitabım, Alvin Toffler’ın Şok kitabı çok erken zamanlarda okumuştum. Ve okuduğumda gerçekten beni “şok” etmişti.
2011’de ilk sertifika programlarımızda, istasyonlarımızdan birinin adı Vizyon ve Kişisel Gelecek Yönetimi idi ( sonradan adını Kişisel Gelecek Tasarımı olarak değiştirmiştik ).
Bu istasyonda, Alvin Toffler’ın “Future Shock” ( Gelecek Şoku ) kitabından parçalar paylaşıyordum :
Önümüzdeki otuz yıl içinde, psikolojik açıdan normal milyonlarca insan, birdenbire gelecekle karşı karşıya kalacak. Dünyanın zengin ve teknik bakımdan gelişmiş ülkelerinde yaşayan kişiler, çağımızı belirleyen değişim isteğine ayak uydurmanın zorluğu karşısında acı çekecekler. Onlar için gelecek gereğinden önce gelecek.
Son üç yüz yıldır, Batı toplumu, değişimin alevden kasırgasına yakalanmıştır. Bu kasırga, dinmeyi bırakın, yeni güçler toplamaktadır. Değişim, üst düzeyde sanayileşmiş ülkelerin üzerinde, daha hızlandırıcı bir etki yaparak esmektedir.
Ve sonra katılımcılara soruyordum :
Sizce bu kitap ne zaman yazıldı?
2000’ler diyen oluyordu, 1990’lar diyenler vardı. Ama kimse bu kitabın 1974 yılında yazılmış olabileceğini tahmin etmiyordu.
Geleceğin kime, ne zaman, nasıl ve ne kadar geleceğini bilmek belki de en zoru. Amerika’da 1974’te yaşananlar on yıldır Türkiye için normal hayatın içinde yer almaya başladı.
Türkiye’de Endüstri 2.0 ile Endüstri 3.0 arasında
Öte yandan, ABD; Japonya, Çin, Almanya gibi ülkelerde dijital fabrikalar hayata geçmiş iken Türkiye’de sanayinin ortalama olarak 2.0’ı biraz geçmiş olduğu varsayılıyor.
TÜBİTAK’ın yaptığı bir araştırmada Türkiye’de sanayinin teknoloji karnesi çıkarıldı. İlgili teknolojik alanlarda kurumdan Ar-Ge desteği alan firmalar arasında yapılan araştırma sonucunda, Türkiye’de sanayinin dijital olgunluk seviyesi Endüstri 2.0 ile Endüstri 3.0 arasında yer alıyor. Dünyada gelişmiş ekonomiler Endüstri 4.0 ve dijital fabrikaları konuşurken biz daha 3.0 düzeyine gelebilmiş değiliz.
Öte yandan, hala 1937 yapımı bir makinenin hala çalıştığı fabrikalarımız var, yanlarında modern cihazlarla birlikte.
2000’li yıllarda triko sektöründe kendi girişimimi yürüttüğüm sıralarda fabrikalarda bilgisayarlı makineler ile elektronik ve çelik şeritlerle çalışan makineler yan yana çalıştırıyordu. Hatta bir yandan da el makineleri ile numuneler yapılıyordu. Artık bugün hemen hemen tüm fabrikalar bilgisayarlı makinelere dönmüş olsa da, hala bir çok atölyede elektronik makineler kullanılıyor. Daha önemlisi tüm ürünü tek bir seferde çıkartan bilgisayarlı son kuşak makinelerde ( whole garment – knit and wear ) hala üretimin küçük bir oranı yapılıyor.
Yani gelecek gelirken, her şey aynı anda ve aynı hızda o geleceğe uyum sağlamıyor. Bir geçiş süreci var ve bu bazen çok uzun sürebiliyor.
Gelecek yönetimi için kritik üç soru :
Ve ben bu “gelecek” telaşı içinde hep insanlara üç soru soruyorum. İlk soru:
1. Senin kendin için bir gelecek hayalin var mı?
Hiç kendin için bir hayal kurdun mu? Ve bu hayali bir kişisel gelecek tasarımına çevirmeyi, bir hedef haline getirmeyi denedin mi?
Geleceğini düşündüğün o gelecekte sen neredesin? Ne yapıyorsun? Nasıl bir iş yürütüyorsun? Nasıl bir evde oturuyorsun? Sana nasıl sesleniyorlar?
Kişisel Gelecek atölyelerimizde bunları soruyoruz. Mesela, eğer Tıp ile ilgili bir alanda isen, yakın gelecekte hastalara teşhisleri yapay zeka koyacak ise, sen bu işin neresinde olacaksın? Kendine nasıl bir gelecek öngörüyorsun? İkinci soru da şöyle geliyor:
2. Sen bu gelecekte kişisel olarak neredesin? Yani kişisel geleceğin ne olacak?
Evet geleceğin mesleklerini bilmek önemli, gelecekte makineler, robotlar, yapay zeka bunların ne yaptıklarını bilmek çok önemli.
Öte yandan da eğer sen kendin için bir gelecek tasarlarsan o gelecek senin için gerçek olabilir, yoksa sen o gelecek içinde bir yer alamazsın.
3. Bu gelecek için, kendi geleceğin için bugün, şimdi ne yapıyorsun ?
Çünkü daha da önemlisi, daha Alvin Toffler’ın 1974’te Şok kitabında öngördüğü gibi, gelecek çok hızlı geliyor.
Hatta geliyor demek bile artık yeterli değil.
Gelecek çoktan geldi bile.
Gelecek artık gelecekte değil, gelecek bugün, hatta gelecek şimdi.
O halde “gelecek”ten konuşurken aslında bugünden konuşmamız lazım, yoksa gelecek derken o konuştuğumuz gelecek çoktan gelmiş ve etrafımızı sarmış olacak.
O zaman o “gelecek”te, biz o “geleceğin” bir parçası olmayacağız, muhtemeldir ki, eğer bugün gereğini yapmaz isek, biz o “geleceğin” beyaz yaka taşıyan “mavi yakalıları” olacağız.
O halde gelin şimdi hep beraber şunu düşünelim.
Eğer gelecek şimdi ise, gelecek geldiyse bugün ne yapıyoruz, onu konuşalım.
Bir sonraki yazıda…
Kamil Kasacı
Kişisel Gelecek ve Kariyer Danışmanı
2 Yorum. Yeni Yorum
[…] 2011’de önce MARKAHANE bünyesinde yaptığımız ilk Marka Konumlandırma sertifika programımızda ve KariyerİST Projesinde istasyonlarımızdan ( modüllerden ) birinin adı Vizyon ve Kişisel Gelecek Yönetimi idi (sonradan adını Kişisel Gelecek Tasarımı olarak değiştirmiştim ). Bu atölyede sorular soruyor ve bir gelecek senaryosu çizmelerini istiyordum. Gelecek tasarlanabilir mi? Yönetilebilir mi? Senin kendin için bir gelecek hayalin var mı? Sen bu gelecekte kişisel olarak neredesin? Yani kişisel geleceğin ne olacak? Bu gelecek için, kendi geleceğin için bugün, şimdi ne yapıyorsun ? Bu sorularla ilgili bir yazıyı da geleceksimdi.com sitesinde yazmıştım. https://www.kamilkasaci.com/gelecek-gelecek-degil-geldi-bile-gelecek-simdi/ […]
[…] 2011’de önce MARKAHANE bünyesinde yaptığımız ilk Marka Konumlandırma sertifika programımızda ve KariyerİST Projesinde istasyonlarımızdan ( modüllerden ) birinin adı Vizyon ve Kişisel Gelecek Yönetimi idi (sonradan adını Kişisel Gelecek Tasarımı olarak değiştirmiştim ). Bu atölyede sorular soruyor ve bir gelecek senaryosu çizmelerini istiyordum. Gelecek tasarlanabilir mi? Yönetilebilir mi? Senin kendin için bir gelecek hayalin var mı? Sen bu gelecekte kişisel olarak neredesin? Yani kişisel geleceğin ne olacak? Bu gelecek için, kendi geleceğin için bugün, şimdi ne yapıyorsun ? Bu sorularla ilgili bir yazıyı da geleceksimdi.com sitesinde yazmıştım. https://www.kamilkasaci.com/gelecek-gelecek-degil-geldi-bile-gelecek-simdi/ […]