Bugün yine Perşembe, yani kitap günü.
Bugünü bir eğitim kitabına ayırdım, yazarımız 21 Ağustos’ta erken bir yaşta kaybettiğimiz, eğitim alanında dünya çapındaki duayenlerden Dr. Ken Robinson. Kitabın adı da Yaratıcı öğrenciler..
Kitap Sola yayınlarından çıkmış, orijinali “Creative Schools: The Grassroots Revolution That’s Transforming Education adıyla 2015’te yayınlanmış.
Ken Robinson, benim rol modelimdi.
Kariyer Check Up’ın ilk sorusu ” rol modelin var mı” sorusunu kendime sorduğumda gözümün önüne iki isim gelmişti, biri ünlü Gelecek Şoku kitabının yazarı fütürist Alvin Toffler, diğeri ise KenRobinson.
Kitap günlerinin ikincisini ona ayırmamın böyle özel bir nedeni var, birincisi Robinson’ı böyle bir yazıyla anmış olmak, ikincisi ise yazdığı bu kitabın eğitim alanında şu sıralarda yaşadığımız çıkmazı çok iyi tanımlamış ve kişiselleştirme ile ilgili çok net çözümleri ortaya koymuş olması.
Hepimiz onu 2006 yılında yaptığı, meşhur “Okullar Yaratıcılığı Öldürüyor” adlı TED konuşması (1 ) ile hatırlıyoruz.
Şimdiye dek 67,589,381 kez izlenmiş… Bir rekor.
O bir kurtarıcı cengaver
Ancak Ken Robinson, bundan çok, ama çok çok daha fazlası.
Mesela onun 1950 yılında Liverpool’da işçi sınıfına ait bir ailenin 7. çocuğu olduğunu, 4 yaşında çocuk felci geçirip, özel eğitim aldığını, daha sonraki yıllarda 12 yıl Warwick üniversitesi’nde eğitim profesörü olarak görev yaptığını, dünyanın en etkili düşünürlerinin yer aldığı Thinkers50 listesinde yer aldığını ve 2001’de Amerika’ya yerleşerek son yıllarını eğitimi dönüştürmek amacıyla özellikle dezavantajlı sayılan okulları ve bölgeleri incelemek, onları desteklemek ve mentorluk yapmak için geçirdiğini;
biliyor muydunuz?
Ancak Ken Robinson, – hiç tanışmadım, keşke öyle bir fırsatım olsaydı, artık yok – bence bundan çok çok daha ötesi.
Yaratıcı öğrenciler adıyla Türkçe olarak yayınlanmış olan “Creative Schools” kitabını okurken bunları hissettim. O Liverpool’da, çocuk felci geçirdiği zor yılların ardından, bunları bugün yaşayanları kurtarmak üzere yola çıkmış bir cengaver.
Tehlike gezegene değil, bize yönelik
Kitabına şöyle sarsıcı cümlelerle başlıyor :
“Bize her zaman gezegeni korumak gerektiği söylenmektedir. Ancak ben o kadar emin değilim…Tehlike gezegene değil, bizim hayatta kalma koşullarımıza yönelik… Bilim kurgu yazarı ve fütürist H.G.Wells, medeniyetin eğitim ile felaket arasında bir yarış olduğunu söylediğinde aklındaki muhtemelen bu tür bir şeydi. Eğitim bizim gerçekten en iyi umut kaynağımız. Umudumuz, … endüstri eğitiminin eski tarzı değil; şimdi karşı karşıya olduğumuz zorluklara ve her birimizin içinde derinlerde yer alan gerçek yeteneklere göre tasarlanan bir eğitimin gerçekleşmesidir.”
“Zor olan sistemi düzeltmek değil, değiştirmektir, onu yeniden düzenlemek değil, dönüştürmektir… Dünya devrimci bir değişimden geçiyor ve eğitim alanında da bir devrime ihtiyacımız var. Çoğu devrim gibi bu da uzun süredir demlenmektedir ve bir çok yerde çoktan seyir haline geçmiştir.”
Her eğitimcinin okuması gereken bir kitap
Robinson, 2006’daki TED konuşmasından sonra bazı insanların konuşmadan umutlandıklarını ama sistemi değiştirmek için ne yapacaklarını söylemememden dolayı hayal kırıklığına uğradıklarını söylediğini, o konuşmanın sadece 18 dakika olduğunu, bu konuda sayısız kitap, rapor ve strateji yazdığını ama esas olarak cevabın bu kitapta olduğunu belirtiyor.
Hani bir söz vardır: Her eğitimcinin okuması gereken bir kitap, diye. Bu çok klasik gelecek, ama bu kitabı okumamış bir eğitimcinin “eğitimde değişim” sözcüğünden oldukça uzak kalacağını söyleyebilirim.
Robinson savunduğu ilke ve uygulamaların eğitim tarihi boyunca bir çok yerde başarı ile uygulandığını belirterek, “peki yeni olan nedir “diye soruyor : İlki yaşadığımız çevrenin sürekli değişmesi, ikincisi eğitimin tamamen kişiselleştirilmesini mümkün kılan teknolojilerin varlığı, üçüncüsü ise tektonik bir değişime ihtiyaç duyulduğunun hissedilmesi.
Herkesin yaratıcı bir kapasitesi var
Robinson sadece olumsuzlukları dile getiren bir analist değil, aksine kitapta onlarca okul ve eğitim kurumunda yapılan yenilikçi uygulamalar sonucu gerçekleştirilen mucizelere değiniyor. Bunların bir çoğunun artık “iflah olmaz” kabilinde sayılan semt ve okullarda gerçekleşmiş olması ise hiç sürpriz değil.
Robinson da benim ve bir çok kişi gibi, “herkesin yaratıcı bir kapasitesi ve kendine ait bir iç pırıltısı olduğuna” inanıyor ve yaratıcılığı beslemenin yollarından birinin herkesin yaratıcı olmak için doğuştan bir kapasiteye sahip olduğunu anlamalarına yardımcı olmaktan geçtiğini söylüyor.
Okul sistemini değiştirme gücüne sahipsiniz
Peki mevcut eğitim sistemi bu yaratıcı kapasiteyi nasıl etkiliyor?
Bir önceki yazımda İpek’in yaratıcılığını anlatırken değinmiştim. (2)
Robinson kitabın amacını “bu kitapta, standart kültürün öğrencilere ve okullara nasıl zarar verdiğini göstermek ve eğitimle ilgili farklı düşünme yollarını göstermek istiyorum” diyerek ortaya koyuyor.
Ayrıca “dünya çapında öğrencilere ihtiyaç duydukları, kişiselleştirilmiş, şefkat içeren ve toplum odaklı eğitimi sunmak için yaratıcı bir şekilde çalışan harika bir çok okul, mükemmel bir çok öğretmen ve ilham verici bir çok lider bulunduğunu” söylüyor.
“Değişiklikler her yerde oluyor…. nerede ve kim olursanız olun okul sistemini değiştirme gücünüze sahip olduğunuzu göstermek istedim” diyerek değişimcilere cesaret veriyor.
Öğretmenler için bir ilham kaynağı ve uygulama rehberi
Kitap, öğretmenler için inanılmaz bir ilham kaynağı ve aynı zamanda uygulama rehberi. Sayısız okul, öğretmen, lider örneği var, ki hepsini buraya almam mümkün değil.
Örneğin, öğrencilerinin %60’ından fazlası ekonomik olarak dezavantajlı olan Smokey Road ortaokulu eyaletteki en düşük akademik başarıya sahipti. Devamsızlık ve disiplin suçları açısından ise en üstte. 2004’te bu okula atanan Laurie şöyle anlatıyor :
“ Asıl önemli olan, öğrenciler için neyin önemli olduğudur. ….çocuklar onların değer verdiklerini önemsediğimizi görmeye başladıklarında, onlar da bizim değer verdiklerimizi önemsemeye başladılar… onlar da bizi hayal kırıklığına uğratmamak için çaba sarf etmeye başladılar… Matematiği sevmeseler de matematik öğretmenlerini hayal kırıklığına uğratmak istemiyorlardı.”
Ne kadar önemli bir keşif değil mi? Ve aslında ne kadar da basit ve insanca. Sonuç ne mi oldu:
” Smokey Road’daki dönüşüm o kadar muazzamdı ki, çok sayıda öğrenciye yüksek başarı sağlayarak Georgia Seçkin Okul unvanını aldı”.
İşin sırrı : Kişişelleştirme, müfredatta esneklik, bireysel ilgi alanı ve güçlü yönlerini takip
Çok mu zor? O kadar da değil… İşin sırrını Robinson şöyle açıklıyor:
” Her birimiz farklı güçlü ve zayıf yönlere, farklı yeteneklere sahibiz. … Kişiselleştirme farklı öğrencilere ders anlatırken, öğretmenlerin bu farklılıkları dikkate alması demektir. Aynı zamanda kişiselleştirme, müfredatta esnek olma anlamına gelir. Böylece öğrenciler, ortak olarak öğrenilmesi gereken şeylerin yanı sıra, bireysel ilgi alanlarını ve güçlü yönlerini takip etme imkanı bulur…. Okullarda bireysel başarıyı artırmak, öğrencilerle bireysel olarak ilgilenmek demektir. Herkese aynı sürede, aynı şekilde tamamlanması beklenen bir yarış dayatılmamalıdır.”
Robinson, kişiselleştirme, kişisel gelişimi ve başarıyı destekleyen değerlendirme için bir çok okul ve öğretim kurumundaki örnekleri ele aldıktan sonra, bilmeye değer olanlar nelerdir diye sorarak “müfredat konusuna geliyor ve konuyu can alıcı noktaya, standart sınavlara getiriyor.
Standart testlerin eğitime verdiği zararlar
Robinson “öğrencilerin geleceğini belirleyen sınavlar nedeniyle yaşanan stres, kaygı, hayal kırıklığı ve bu sürecin ikinci zararları ” hakkında internette sayısız yazı ve video olduğunu söylüyor ve bu konuda eğitim uzmanlarının sözlerinden örnekler veriyor : ”
“Testler önemli olan birçok şeyi ölçmüyor ve ölçtüğünde de çok dar bir açıdan ölçüyor.”
“Sınavlara çok bağımlı kalındığı için, testlere göre ders işlemek her yerde baskı oluşturuyor ve testlerde sorulmayan şeylere çok az önem veriliyor. İkinci olarak, çok geniş bir ölçekte uygulanması gerektiği için testler, ..çoktan seçmeli sınav türlerine odaklanıyor.”
Nasıl, sizin yaşadığınız deneyimlere çok mu benziyor? Dünyanın her yerinde benzer sorunlarla karşılaşmak ne kadar ilginç değil mi?
“Standart testlerde puanları artırmak için yapılan baskı, öğretmenlerin kullandığı değerlendirme metodlarını azaltmaktadır. İkincisi, testlere yapılan vurgu nedeniyle, öğrencilere kendi doğal yaratıcılıklarını ve girişimcilik becerilerini nasıl kullanacaklarını öğretmek zorlaşıyor.”
Robinson standartlaştırılmış testlere olan aşırı bağımlılığın, devlet okullarında eğitimin kalitesini ve eşitlik derecesini düşürdüğünü de ekliyor. Ardından da ABD’de test ve testlere destek sektörünün 2013 yılında 16.5 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaştığını, sinema gişe hasılatının aynı dönemde 11 milyar dolardan az, Amerikan futbol ligi gelirinin ise 9 milyar dolar olduğunu belirtiyor.
Benzer sorunlar dünyanın her yerinde var…
Mesele bunlardan hangi yolla çıkacağımız. Kitap bu konuda değerlendirme metodları konusunda sayısız alternatif metot örneği veriyor. Sınıfta not vermeyi kaldırmaktan, öğrenmenin gerçekleştiğini süreç içinde analiz eden sistemlere, öğrencilerin uzun süren gözlemlerine, portfolyo, sınıf içi katılımı izleme, yazılı deneme vb çalışmalara kadar birçok değerlendirme metodunu kitapta görmeniz mümkün.
Kişiselleştirme – Kişiye özel Kariyer ve KÖK
Kitabı tümüyle tekrar okurken, 2018 yılında çıkardığımız ve “Kendini tanıma ve Güçlü yönleri keşfetme” bölümü ile başladığımız KÖK – Kişiye özel Kariyer kitabı ile benzerlikler doğal olarak dikkatimi çekti.
Bizim kitabımız 2011’de başladığımız ve bugüne dek süren kariyer danışmanlığı deneyimlerimizle ortaya çıktı. Hayat eğer iyi bir gözlemci iseniz, doğal bir biçimde doğru olan yola götürüyor. Bizim için de öyle oldu.
Tabii ki dünyanın etkili düşünürleri ve eğitimin duayenlerinden Ken Robinson’ın kişiselleştirme ve güçlü yön kavramlarına bu kadar vurgu yapması bizim için de çok kıymetli.
Yeteri kadar insan hareket ettiğinde bu bir hareket olur.
Yazıyı kitabın sonundaki bir söz ile bitireyim. Hareket edenleri önemseyelim ve onlarla birlikte hareket edelim.
” Ve hareket eden insanlar var. Onlar geleceğin farklı bir şeklini görebilmekte ve hem kendi eylemleri, hem de başkalarıyla işbirliği yaparak geleceği şekillendirmeye kararlıdır. Her zaman izin almaya gerek olmadığını bilirler…Yeteri kadar insan hareket ettiğinde, bu bir hareket olur. Eğitimde tam olarak ihtiyacımız olan şey de budur.”
Geçen gün Twitter’da paylaşmıştım..
Esintiler bir gün fırtınaya dönüşür. Robinson’un sözü gibi “yeteri kadar insan hareket ettiğinde, – ya da küçük bir esinti oluşturduğunda – bu bir hareket olur, güçlü etkili bir fırtınaya dönüşür.
Belki de eğitimde tam olarak ihtiyacımız yeteri kadar esinti oluşturmak.
Adını “Tatlı Perşembe” olarak koyduğum kitap günlerinin ikincisinde, Ken Robinson’un anısına, bir rehber olacak olan “Yaratıcı Öğrenciler”i sizlere tanıtmaya çalıştım.
Gelecek Perşembe başka bir kitapta buluşmak üzere…
Perşembeleriniz keyifli ve tatlı olsun.
Kamil Kasacı
(1 ) Ken Robinson’ın TED Konuşması . https://www.ted.com/talks/sir_ken_robinson_do_schools_kill_creativity?language=tr#t-14632
2) Çocuklar ve geleceğimiz, Eğitim, Kariyer ve İpek